Son günlerde nereye gitsem, ne okusam, ne seyretsem hep aynı soru aklıma takılıyor… Üretime katkım ne?… Tüketime katkım ne?… Bu basit bir soru gibi görünebilir ama bence değil. Üretmek nedir? Başkasının ürettiği birşeyi tüketmek değil midir… İşte bu düşünce beynimi yiyor son günlerde. Program yaı?yoruz ama ne ile… Başkasının kurallarını koyduğu programlama dilleriyle. Gazete okuyoruz veya haftalık bir dergi (politik, ekonomik veya teknoloji hakkında olabilir…) okuyoruz. Okuyoruz ama ne… Başkasının yazdıklarını okuyoruz. Bilimsel yayınları dışarıda tutarsak birileri bize istediğini empoze edebilir. Aslında hafif kaldı edebilir değil ediyor… Biz de onu tüketiyoruz.
Bu kadar karamsarlıktan sonra çözüme doğru gelmek gerek… Bu noktada beni rahatlatacak tek cevap var… “Ben tüketilmek üzere birşeyler üretiyor muyum?”. “Ben” i kişisel algılamayın lütfen, belki arkadaşlarımı belkide ülkemi kastediyorum. Bu soruya cevap verirken pek olumlu hissedemiyorum. Öylesine bir tüketim kısırdöngüsüne takılmış hissediyorum ki kendimi… Hatta işe yaramaz bile hissedeceğim kendimi neredeyse…
Ama yok! Böyle düşünmek bizlere yakışmaz. Neyimiz eksik ki… Sadece biraz gerideyiz. Çok başarılı arkadaşlar var içimizde. Üretim üçgeninin tepesine çıkmak hatta bir üst adıma çıkmak bile kolay değil. Ama hayat tarzımıza bu fikri yerleştirirsek ve hayatımızı biraz daha planlı yaşarsak sanırım işe yarayabilir. Örneğin işten geldikten sonra saatlerce “bilmemkimin bilmemnesi” isimli dizileri izleyerek beynimizi boşaltıyoruz değil mi… Ama boşa vakit harcıyoruz biliyor musunuz? TV’nin karşısına bile planlı oturmak lazım. “Zaman” en pahalı şey biliyorsunuz… Ve biz bunu biraz hor kullanıyoruz.
Bu konuyu toparlamakta güçlük çekiyorum doğrusu. Fakat şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; öne geçmek için önce aynı seviyeye gelmek gerekir. Bu da çoğu zaman eski izlerin üzerinden geçmek demektir. Ne zaman ki “ben bunu düşünmüştüm” diyorsak iyi yoldayız demektir. Yılmadan yolumuza devam etmeliyiz. Bş?arıya ve üretkenlğ?e giden yolda verilen en büyük kayıplar bu noktada oluyor. Bunu ben de çok yaşadım ve inanın 3 veya 4 kez ben de vazgeçtim.
Çok sevdiğim bir sözle konuyu bağlamak istiyorum: “Sıradan insanlar sıradan fikirlerüretir”.