Bir çırpıda yine sonuna geldiğimiz yılın adı bu sefer “2007”… 2007’yi uğurluyoruz ve 2008’e merhaba diyoruz. “Çekilin gümbür gümbür geliyorum” diyen 2008 acaba nelerle gelecek? Geçen sene bağdat caddesindeydim ve her sene yapılan klasik müzik konserini dinleme ümidiyle gittim ama maalesef bu organizasyon nedense iptal edilmiş(!) Sonra caddedeki kutlamara dönüp “2007”yi karşılamıştık. Sevinçler yaşadık, üzüntülerimiz oldu, kayıplarımız oldu, yeni beklentilerimiz doğdu, biraz yaşlandık, nüfusumuz arttı (çekirdek aile anlamında:)), savaşlar yaşandı, insanlar öldü, susuzluk çektik, karnımız doydu, enflasyon dizginlendi, dış borç arttı gitti, özelleştirme diz boyu…
Tabi bunlar magazin boyutu benim için. Yılsonu ile ilgili bir günce yazılacak olsa bir çok kişi bunları yazar. Benim değinmek istediğim konu farklı… “son cumartesi“… Bana bir günün son olduğunu hissettiren olgunun yılsonu olması beni ilgilendiren. Bana bunu hissettiriyorsa sizlere kimbilir neleri hatırlatıyordur. Yılbaşı diğer özel günler ve tatil günlerinden daha kuvvetli bir etkiye sahip. Çünkü o günlerin öncesi ve sonrasını anarken “-dan önce, -dan sonra” demeyiz genelde… Ama farklı yıllar arasında: “geçen seneydi o”, “seneye söz” gibi ayırımlar bizi daha derinden etkiler farkında olmadan. Olaylar hep yıllar üzerinden anılır.
İşte tüm bunların ışığında ben de en sevdiğim günlerden biri olan cumartesinin “son cumartesi” olabileceği hissine kapıldım ve üzüldüm, telaşlandım. Umarm son değildir!
Sanırım 2008’e adım atmadan hemen önceki saatlerde 2007’nin değerlendirmesini yapıp kendimize özel bir 2008 planlamak güzel bir terapi olacaktır…
Nice yıllara…