Düşünün…

1999 martında yazdığım bir yazı…

Biz zavallıcıklar, insanoğlu denen kavramı sürdürmeye çalışıyoruz ama neden, nasıl?… Varolmak için öldürmemiz gereken bu hayatta, kim için ve ne için neyi sürdürmeye çalışıyoruz?…

Farkındaysanız dünya gittikçe karışıyor, insanlar çok değişti, artık güzel hisler yok, kötülük öncü olmuş saf duygulara, almış başını gidiyor. Sonumuz geliyor artık. Bence dünya en güzel yıllarını çoktan geçirdi…

Daha aklım ermez bir çocukken, büyümekti tek istediğim…Büyümek adam olmak ve iyiye yönelmek. Maalesef çocukluğumuz saflığı giderek yokolmuş…

Şimdi her yerde kavga, dövüş var. Kim kiminle niye dövüşüyor? Ben niye burdayım da, onlar orda… Ben mi aptalım onlar mı çok akıllı?… Ben mi safım onlar mı maşa?…Anlaması zor.

Bir bakıyorsunuz, bazı çıkarları arkasına almış, üstüne poşet geçirmiş bir takım kokuşmuşlar ordusu, sizi size düşürüyor, bir bütünü elli parçaya bölüyor… Sonunda, güzelim elmanın içinde bir kurt olmuş, içten içe çürütüyor… Kendisi besleniyor ama eninde sonunda ne olacak ki ?…

Bir düşünün dostlar !

Ovaları, dağları kıskandırarak, coşkusuyla akan masmavi ırmakları…

Ardından güneşin yükseldiği heybetleri dağların eteklerindeki karların nasıl erisiğini…

Aşık gençlerinin ilk öpüşmesini süsleyen gözyaşlarını…

Evden gelin çıkan kızın gözyaşlarını…

Bir dedenin torununu eline ilk aldığında, yıllardan sonra döktüğü ilk gözyaşlarını…

Trenden inerken kendisini arıyan annesinin gözlerini yakalayan asker çocuğun gözyaşlarını…

Yurtdışında adımızı yücelten doktorun annesiyle yapılan görüşmedeki sevimli hüznü…

Bunlardan en az birisi size ait dostlar…Ne vardı, akan gözyaşları böyle olsaydı, ne vardı…Mutluluk var hüzün var ama, istemiyorum yüce mutluluğu, eğer;

Gelan haberle oğlunun öldüğünü duyan anne olacaksak,

Karşı şeritteki kamyonun altında kalan arabanın içinde yokolan aileysek,

Bir hiç uğruna gözaltına alınıp öldürüleceksek,

Hasta olup hastane kuyruğunda kalbten gideceksek,

Yanlış zamanda, yanlış yerde olup, kayıplara karışacaksak,

Sevip de, yokluktan elinden birşey gelmeyen gençler olacaksak,

Parasızlıktan, yırtık kefenle ölümüzü gömeksek,

EVLAT ACISI ÇEKECEKSEK,

VATAN HAİNİ OLACAKSAK, eğer….

…eğer olacaksa bunlar mutluluğun karşısında…Kalsın dostlar…

Burçin bunları söyledi de neden söyledi dersiniz?

“Çözüm bulalım” diye mi?

“Artık üzülmeyelim “ diye mi?

“Kötü günler yokolsun” diye mi


HAYIR,…biraz olsun düşünelim diye…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.