Zülfü Livaneli’yi her zaman çok takdir ederim ve beğenirim. Yeni kitaplarını zaten kaçırmıyorum ve hatta eski yayınlarını da zamanla okuyacağım. Gelelim “Son Ada”ya…
Okunması çok keyifli, nispeten ince bir kitap. Yazım dili, tasvirler ve olaylar o kadar başarılı ki ben kendimi hemen adanın içinde buluverdim. Bu kitap “alegori” denilen bir edebi sanat ile yazılmış. “Alegori” nin tarifini yapmak çok da kolay değil ama anladığım kadarıyla “fiziksel olarak varolmayan duygu düşünce gibi kavramları duyuların algılayacağı biçimlere büründürerek anlatma” denebilir.
Çok kısaca konu şöyle özetlenebilir; doğayla içiçe ve mutlu bir hayat süren 40 hanelik bir ada halkının, dikdatör kafalı birisinin adaya gelişiyle hayatlarının ne hale geldiğinin öyküsü…
Ben özellikle anlatıcı ve Lara‘nın tanışmaları kısmından çok etkilendim. Sanki benim başıma gelmiş de ben aşık olmuşum gibi hissettim. Bu da Livaneli’nin ustalığından kaynaklanıyor elbette.
hemen okuyun bence!
Burçin Abi bu yazının üzerine hemen alıp okumayı düşünüyorum.:)